Другие статьи

Цель нашей работы - изучение аминокислотного и минерального состава травы чертополоха поникшего
2010

Слово «этика» произошло от греческого «ethos», что в переводе означает обычай, нрав. Нравы и обычаи наших предков и составляли их нравственность, общепринятые нормы поведения.
2010

Артериальная гипертензия (АГ) является важнейшей медико-социальной проблемой. У 30% взрослого населения развитых стран мира определяется повышенный уровень артериального давления (АД) и у 12-15 % - наблюдается стойкая артериальная гипертензия
2010

Целью нашего исследования явилось определение эффективности применения препарата «Гинолакт» для лечения ВД у беременных.
2010

Целью нашего исследования явилось изучение эффективности и безопасности препарата лазолван 30мг у амбулаторных больных с ХОБЛ.
2010

Деформирующий остеоартроз (ДОА) в настоящее время является наиболее распространенным дегенеративно-дистрофическим заболеванием суставов, которым страдают не менее 20% населения земного шара.
2010

Целью работы явилась оценка анальгетической эффективности препарата Кетанов (кеторолак трометамин), у хирургических больных в послеоперационном периоде и возможности уменьшения использования наркотических анальгетиков.
2010

Для более объективного подтверждения мембранно-стабилизирующего влияния карбамезапина и ламиктала нами оценивались перекисная и механическая стойкости эритроцитов у больных эпилепсией
2010

Нами было проведено клинико-нейропсихологическое обследование 250 больных с ХИСФ (работающих в фосфорном производстве Каратау-Жамбылской биогеохимической провинции)
2010


C использованием разработанных алгоритмов и моделей был произведен анализ ситуации в системе здравоохранения биогеохимической провинции. Рассчитаны интегрированные показатели здоровья
2010

Специфические особенности Каратау-Жамбылской биогеохимической провинции связаны с производством фосфорных минеральных удобрений.
2010

Sözle çalişmak yeteneği öğrencilerin sözlük rezervinin zenginleşmesinde önemli bir faktör olarak

(Açıklama) Sözlük rezervinin zenginleşmesi kelimelerin leksik-semantik özelliklerine vakıf olmaktan başlar. Öğrencinin fikir ve düşüncelerini net, anlaşılır ve dolgun şekilde ifade etmesi sözlük ehtiyatindan ve dil kurallarını hangi düzeyde idrak etmesinden bağlıdır ki, Azerbaycan (ana) dili eğitimi işte bu görevleri yerine getirmeye hizmet etmektedir. Sözü anlayan, taşıdığı ilk ve türev anlama geliştirmeyi başaran öğrenci onu sözlü ve yazılı konuşmasında düzgün, yerliyerindә işletmeye alışır. Bu ise yazım, orfoepik ve üslubi becerilerin gelişimini hızlandırır.

Sözün leksik-semantik özellikleri ile ilgili iş sistemli ve kasıtlı şekilde yürütülmesi, kelimenin harf ve ses içeriği, söz sanatında yeri, morfolojik ve sintaktik özellikleri, üslubi tonları üzerinde kurulmuş aşamalı çalışmayla devam ettirilmelidir.

Geleneksel programlardan farklı şekilde kullanılmış "Azerbaycan dili" fen kurikulumunda bu önemli şart dikkate alınmış ve tüm içerik hatlarının önemli unsuru olarak basitten mürekkebe doğru dikey entegrasyonda verilen alt standartlarda uygun beceriler şeklinde ifadesini bulmuştur.

Öğrencinin işlek sözlük fondunu zenginleştirmek için aşağıdaki gereksinimleri uyulmasını isabetli buluyoruz:

Birincisi, kelimenin leksik-semantik özellikleri için ilgili dil ve konuşma gelişimi yönünde yapılan çalışmalar karşılıklı ilişkide yerine getirilmelidir.

İkincisi, her bir sınıf için öğrencinin söz rezervini zenginleştirmek yönelik uygun hacimde sözlük oluşturulmalıdır. Üçüncüsü, öğrencilerde sözle çalışmak becerisi formalaşdırılmalıdır.

Kelimeler hem de yeni kavramlar, keşifler hakkında ilk hayal kurmaya elverişli dil birimidir. Odur ki ders kelimenin doğru yazılışı ve deyilişi üzerinde iş yapmakla bitmemelidir. Onun taşıdığı anlam tonları, etimolojik açımı, kökeni, dahil olduğu kelime grupları hakkında ayrıntılı bilgi toplamak için modern iletişim araçlarından etkin kullanılmalıdır.

Özet.

Öğrencilerin sözlük rezervinin zenginliği kültürel konuşma alışkanlıklarının gelişmesini sağlayan başlıca amildir. Dil derslerinde öğrencilerde sözle çalışmak becerilerinin oluşturulması bu bazanın bilinçli olarak genişlemesine hizmet ediyor. Makalede modern yaklaşımlara atıf yapılarak, sözün leksik-semantik özellikleri üzerinde yapılan çalışmalar ve onlara verilen talepler yorumlanmıştır.

Meselenin koyuluşu. Sözlük rezervinin zenginleşmesi kelimelerin leksik-semantik özelliklerine vakıf olmaktan başlar. Sözün menaca anlaşılıp öğrencinin işlek leksikona dahil edilmesi ise sistemli faaliyet gerektirir.

İşin amacı uygun yöntemsel ilkelere atıfta etmekle öğrencilerin sözlük rezervinin zenginleşmesine hizmet eden araçları araştırmaktır.

İnsan hayatı öyle kurulmuştur ki, o, çocukluktan yeni kelime öğrenmeye meyillidir. Bu ilgi öğrenme sürecinde daha kabarık şekilde ortaya çıkmaktadır. Öğrencinin çevre hakkında bilgileri arttıkça bakış açısı genişliyor. Kendini ifade etmek, bildiklerini başkalarına iletmek hevesi onun söz rezervinin zenginleşmesini sağlıyor. Öğrencide söze oluşan bu hassas tutum öğretim okullarında okutulan çeşitli disiplinler aracılığıyla derinleştiriyor. Fakat dil derslerinde bu iş bir sistem olarak hayata kaydıyla özel süreç halini almış olur. Öğrencinin fikir ve düşüncelerini net, anlaşılır ve dolgun bağlamda ifade etmesi sözlük ehtiyatindan ve dil kurallarını hangi düzeyde menimsemesinden bağlıdır ki, Azerbaycan dili eğitimi işte bu görevleri yerine getirmeye hizmet etmektedir.

Sözün öğrencinin işlek leksikonuna dahil olması, öncelikle, onunla tanışlıktan, anlamını idrak etmek isteğinden başlar. Sözü anlayan, taşıdığı ilk ve türev anlama geliştirmeyi başaran öğrenci onu sözlü ve yazılı konuşmasında düzgün, yerli yerinde kullanmaya alışıyor. Bu ise yazım, orfoepik ve üslubi becerilerin gelişimini hızlandırır. Sözün leksik-semantik özelliklerini öğrenmeden bu becerilere sahip olmak oldukça zordur. Kaydedilen faktörden konuşan çoğu akademisyenler öğrencilerin sözlük rezervinin zenginleştirme leksikaya dair bilgi verilme oranı ile kapatıyorlar. Özellikle Rus dilinin öğretim metodikasına uzun süre hakim kesilen bu fikir (detaylı bilgilere bak: 4) Azerbaycan metodist alimleri tarafından da kabul edilerek okul deneyiminde geniş uygulanmıştır (5). Araştırmalar gösteriyor ki, sözlük üzere çalışmaların iki yönde: birincisi, özünde morfoloji, yazım ve kelimenin içerik öğelerini birleştiren gramer, imla, ikincisi ise, semantik ve üslubi çalışmaları kapsayan semantik yönde yapılır (1, s.55). Aslında, sözün leksik-semantik özellikleri ile ilgili iş sistemli ve kasıtlı şekilde yürütülmeli, kelimenin harf ve ses içeriği, söz sanatında yeri, morfolojik ve sintaktik (sözdizimsel) özellikleri, üslubi tonları üzerinde kurulmuş aşamalı çalışmayla devam ettirilmelidir. Bu alanda özel araştırmaların yazarı olarak tanınan M.T.Baranov`a göre, işte semantik ve üslubi işler sözlük rezervinin zenginleşmesinin esasını oluşturur (2, s.237). Geleneksel programlardan farklı şekilde kullanılmış "Azerbaycan dili" fen kurikulumunda bu önemli şart dikkate alınmış ve tüm içerik hatlarının önemli unsuru olarak basitten mürekkebe doğru dikey entegrasyonda verilen alt standartlarda uygun beceriler şeklinde ifadesini bulmuştur. Aynı beceriler kontekstinden konuşma yaparak kelimenin anlamını yorumlamak, sözlükler kullanmak yolu ile bağımsız şekilde taşıdığı anlama belirlemek, etimolojik açımını vermek, morfem bünyesine ayırabilmek, metin içinde uygun karşılığı ile değiştirmek gibi faaliyetlerden kaynaklanmaktadır (7, s.6-34). Odur ki sözün leksik-semantik özellikleri üzerinde işin sürekli bir süreç olarak uygulanması tüm sınıfları için gereklidir. Bu zaman öğretmenin ümumdidaktik (sistemlilik, müvafiklik, eyanilik, bilinçlilik ve etkinlik) ve özel seciye taşıyan metodik prensiplere istinad etmesi görülen işi amaca yönlendirmeye hizmet etmektedir.

Bazı çalışmalarda belirtildiği gibi, öğrencilerin sözlük rezervinin nicel ve niteliksel zenginleştirme, aktif sözlük fonunun genişlemesini, yaratıcı konuşma sürecinde söz seçiminin gelişimini sağlayan leksik-semantik çalışmalar, esasen, aşağıdaki metodik prensiplere istinaden yapılmıştır:

1)  ekstralinguistik prensip;

Bu prensip sözün ifade ettiği anlamın gerçeklikle ilişkisi, yani ilk anlamın mevcut varlıkla karşılaştırılması üzerinde kurulmuştur. Ona göre de ekstralinqvistik prensip somut anlam taşıyan kelimelere uygulanır. Kelimenin anlamı, daha çok, resimler aracılığıyla yorumlanıyor.

2)  sözcüksel-dilbilgisel prensip;

Bildiğimiz gibi, kelimenin sözcük anlamı onun gramer anlamı ile yoğun ilişkidedir. Kelimelerin leksiksemantik özellikleri açıklanırken bu prensibin beklenmesi oldukça etkili sonuçlar verir. Öyle ki, omonim kelimelerin kavranması sırasında onların hem aynı, hem de çeşitli konuşma bölümlerine ait edilebilmesi mutlaka belirtilmelidir. Örneğin, inci sözü değerli eşya adı gibi işlendikde isime, memnun kalmamak anlamı ile ilgili şu durumu ifade ederlerse file ait olur. Sözün sinonim seçeneği ve antonim karşılığı ise sadece bir konuşma bölümü kapsamında kendini gösterir. Örneğin, teb kelimesinin eş anlamlı seçeneği ilham sözü konuşma parçası olarak isme, eli açık kelimesinin eş anlamlı seçeneği olan cömert sözü ise tıpkı sıfata aittir. Yahut, derin sıfatının antonim karşılığı olan sığ sözü de sadece sıfat götürülmelidir. Çeşitli konuşma bölümlerine ait olan sözler hiçbir zaman yakın veya karşı anlamlı kelimeler grubuna ait edilemez.

3)  işlevsel prensip;

Malumdur ki, konuşmada kelimeler farklı özellikler taşıyor. Bazı sözler tüm tarzlarda çalıştırılabilir oduğu halde, bazıları sadece sınırlı dairede kullanılır. Örneğin, hiss-heyecan ifade eden sözler sanat tarzı için karakteristik sayılırsa, bilimsel üslup için kabul edilemez.

4)  tarihilik ilkesi;

Bu prensip sözün anlamını onun geçtiği tarihi gelişim yoluna müracaat edilmekle açıklanmasını gerektirir ve öğrenme sürecinde etimolojik tahliller yoluyla derkedile bilir. Uygulamada daha çok alınma kökenli kelimelerin, özellikle de terimlerin anlatılmasında kullanılır. Ayrıca, ilk bakışta düzeltme söz etkisi yaratıp, kesimleri ayrılamayan basit kelimeler de bu ilke temelinde öğrencilerin sözlük rezervine dahildir.

5)  normatif-üslubi prensip (6, 86).

Bu prensip situasiyadan bağlı olarak, dil normalarından yerli yerinde kullanarak seçiminin yapılmasına göre (6, 86). Ona emeli yazı örnekleri üzerinde çalışma sürecinde daha çok anılır.

Metodik araştırmalarda sözlük üzere işlerin sözlerin tematik gruplar için seçim ilkesi temelinde yapılması da ileri sürülür (2, s.239). Kelimelerin konuşmada işlenme frekansından bağlı olarak, onlar üzerinde kurulan işler de ferqlendirilir. Fakat bu bir gerçektir ki, en önemli dil birimi olan söz iletişime, onun içerikli ve ilginç alınmasına hizmet eder. Odur ki dilin sözlük içeriği ile ilgili bilgi ve becerilerin sadece leksikologiya bölümünde verilmesi ile yetinmek kendini deneyde doğrultmur. Azerbaycan dili eğitimini modern pedagojik, psikolojik bakışların uygulaması onun mahiyetini değişmektedir. Öyle ki, artık dil eğitimi dilsel verilerin sistematik kurs şeklinde öğretimi üzerinde değil, konuşmanın faaliyetler zemininde tedrisini öngörüyor. Bu nedenle öğrencinin deyişle çalışmak yetisinin gelişmesi dinleyip anlama, konuşma, okuma ve yazma ile ilgili faaliyetlerde ön yerde durur. Fakat mevcut tecrübenin analizi gösteriyor ki, halen sözün leksik-semantik özellikleri ile ilgili çalışmalar sırf dilsel açıdan hayata keçirilir. Öğrenciye sunulan yeni söz yapı ve köken bakımından açıklanmak dikkate çarptırılıyor. Sözün ifade ettiği anlam konteksden kenarda açıklama edilir ki, bu da onun tam qavranılmasına ve böylece öğrencinin sözlüğü`nün güçlenmesine yol çıxartmır. Doğru, yeni nesil kitaplarında öğrenciye tanıdık olmayan yeni kelimelerin metin içindeki anlamlanması, sözlükten kullanır yoluyla açıklama yapılması gibi iş yöntemlerine müracaat edilir, fakat bu sözlerin ders boyunca toplam bir veya iki defa çalıştırılması onların öğrencinin sözlük ehtiyatında işlerlik kazanmasına imkan yaratmaz. Ayrıca, bazen öyle sözler seçilip sunulmaktadır ki, onlardan nadiren kullanılır ve öğrencinin işlek sözlük fonuna düşme ihtimali oldukça azdır. Bütün bunları dikkate alarak, aşağıdaki gereksinimlere uyulmasını isabetli buluyoruz:

Birincisi, kelimenin leksik-semantik özellikleri için ilgili dil ve konuşma gelişimi yönünde yapılan çalışmalar karşılıklı ilişkide yerine getirilmelidir. Söz hakkında teorik bilgiler sadece bilgi hatırına değil, onun bilinçli derki yoluyla sözlük rezervinin zenginleşmesi ve kültürel konuşma alışkanlıklarının yükselen bir hatla gelişimi doğrultusunda verilmelidir.

İkincisi, her bir sınıf için öğrencinin söz rezervini zenginleştirmeye yönelik uygun hacimde sözlük oluşturulmalıdır. Aynı sözlüğe dahil olan kelimeler ders-likde verilmiş metin örneklerinin, görevlerin içinde birkaç kez düzenli olarak kullanılmalıdır ve onlardan konuşma sürecinde kullanılması talep edilmelidir. Metin kapsamında ayırmakla sunulan böyle sözler çok zaman anahtar kelime rolünü oynamalı, sözlük üzere yapılan çalışmalarda öne çekilmelidir. Öğrencilere havale edilen yazı örneklerinde bu sözlerden kullanılması göz önünde tutulmalıdır. Aynı zamanda, dil kurallarının açıklamasında olgu gibi bu tip sözlere geniş yer verilmelidir. Belli ki, yeni kelimeler üzerinde sistemli şekilde düzenlenmiş bu tür çalışma yöntemi onların öğrenci konuşmasında etkinlik kazanmasını sağlayabilir.

Üçüncüsü, öğrencilerde deyişle çalışmak becerisi formalaştırılmalıdır. Eğer ilk iki talep daha çok ders kitaplarının hazırlanması ile ilgili iken, bu talep öğrenme sürecinin etkili teşkiline esaslanır.. Modern ders öğretmenin istiqametverici yönetimi altında öğrencilerin işbirliğiyle üzerinde kurulmuş faliyettir. Bu süreç öğrenciyi bağımsız düşünmekle, düşündüklerini tüm sınıf veya küçük grup üyeleri ile müzakere etmekle konulmuş sorunun çözüm yollarının arayışına çekiyor. Fikri etkinlik konuşma yetenekleri ile ortaya çıkmaktadır ki, bu zaman söz rezervinin zenginliği önemli etken rolünü oynuyor. Öğretmen fikrin doğru, net ifadesinde seçilen kelimelerin ne derecede önem arz ettiğini anlatmaq için her defasında konuşma yeteneklerini değerlendirme kriteri olarak sunmalıdır.

Öğrencinin söze duyarlı yaklaşımı dilin temizliğine artan kaygı ile ilişkilenmelidir. Öğrenci bazen düştüğü küçük ortamın veya dinlediği ara müziğinin, baktığı filmin etkisi ile konuşmasında edebi dil normlarına uymayan sözler kullanıyor. Öğretmen bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde yol verilen böyle hataları, onların kullanımına yasak koymakla değil, daha güzel ve kültürel seslenen karşılığını bulmakla ortadan kaldırmalıdır. Bunun için sanatsal eserler üzerinde çalışmalara özel yer verilmeli, öğrencilerde okuyabilir ilgi yaratmalıdır.

Her bir yeni kelime, daha net söylersek, anlamı öğrenciye tanıdık olmayan söz öğrenci için gizemli bir aleme anahtardır. "Sözler halkın eski geleneğini, inançlarını özünde taşlaşmış şekilde yaşatmaya muktedir sihirli bir güce sahiptir. Onların geçtiği gelişme yolunu izlemekle bazen tarihin derinliklerinde unutulmuş gerçekliklere yeni nefes vermek söz konusu olabilir "(3, s.40). Kelimeler hem de yeni kavramlar, keşifler hakkında ilk hayal kurmaya elverişli dil birimidir. Odur ki ders kelimenin doğru yazılışı ve deyilişi üzerinde iş yapmakla bitmemelidir. Onun taşıdığı anlam tonları, etimolojik açımı, kökeni, dahil olduğu kelime grupları hakkında ayrıntılı bilgi toplamak için modern iletişim araçlarından etkin kullanımı olmalıdır. Herkese bilinmektedir ki, modern öğrencisini bilgisayarsız düşünmek imkansızdır. Ona göre de, bu ilgi bilimsel aramalara yönelik, öğrenciye karşılaştığı her bir kelimenin leksik-semantik izahı küçük bir araştırma konusu olarak verilmelidir.

 

  1. Артеменко Н.А. Обогащение словарного запаса учащихся с опорой на идеографической подход. // Научнопедагогичекое обозрение. Pedagogical Review, 2014, 1(3), с. 53-58.
  2. Баранов М.Т. Обогащение словарного запаса учащихся. / Методика преподавания русского языка в школе. М.: Просвещение, 2001, с.232-258.
  3. Hacıyev Azerbaycan dili öğretisinde söze hassas ilişkinin aşılanması meseleleri. // Kurilkulum, 2012, № 2, s. 35-40.
  4. Куринная А.Ф. Проблема работы над словом в теории и практике обучения русскому языку. / Педагогiка формувания творчоi особистостi у вищiй i загальносвiтнiй школах, Киев, 2013, вип., 29 (82), с. 260-266.
  5. Mikayılov K.X. Öğrencilerin sözlük rezervinin zenginleştirilmesi. Bakü, Maarif, 1968, 128
  6. Плотникова С.В. Принципы лексико-семантической работы в школе в свете психолингвистической концепции лексикона человека. / / Педагогическое образование, 2009, № 2, с.84-91.
  7. Genel eğitimin fen standartları (I-XI notları). Bakü: Mütercim, 2012

Разделы знаний

International relations

International relations

Law

Philology

Philology is the study of language in oral and written historical sources; it is the intersection between textual criticism, literary criticism, history, and linguistics.[

Technical science

Technical science